Yıllardan beri hayalini kurduğum bir şeyi gerçekleştirdim ve kendimi Japonya’da buldum. Bir şeyi çok isterseniz, hayat bir şekilde karşınıza fırsatlar çıkarıyor. Neyse, Japonya’ya nasıl gittiğim kısmını başka yazıda açıklarım. Bu yazıda ise Japonya’da gördüğüm ve duyduğum ilginç bilgilere yer vereceğim. Bildiğiniz gibi Japonya’da çok farklı bir kültür hakim. Kendimi başka ülkeye değil de başka gezegene gitmiş gibi hissettim. Bu ilginç ve bir o kadar da eğlenceli detayları sizinle paylaşmak istedim.
Çöp tenekesi yok. Çöplerini evlerine götürüp atıyorlar.
Bu kadar temiz bir ülkede nasıl çöp kutusu olmaz diyordum ki meğer sebeplerinden biri de buymuş. Çöp kutusunun olduğu yerde yığılı çöp oluyor çünkü. İlk zamanlar çöpümüzü nereye atacağımızı şaşırmıştık, sonra fark ettik ki otomatların yanında bir adet çöp kutusu bulunuyor. Otomatlar da her yerde olduğuna göre çöp kutusu sıkıntısı ortadan kalktı. Yani nereye bakacağınızı bilmeniz lazım 🙂
Otomatlar her yerde.
Otomat demişken bu konuya değinmeden olmaz. Aklınıza gelen her yerdeler. Otomat nedir derseniz, hani şu para atıp da şeker, çikolata, içecek vs. aldığımız makineler var ya, işte onlar. Çok fazla çeşidi mevcut ve tekrar söylüyorum, HER YERDELER. Issız bir sokaktan tutun da, bir tapınağın içine kadar. Fuji dağının tepesinde bile var diyorlar. Siz düşünün yani.
Meyveler hediye olarak veriliyor ve çok pahalılar.
Şu yukarıda gördüğünüz kare karpuz Temmuz 2017 itibariyle 400 tl. Meyveden hediye mi olurmuş diyordum ki fiyatını gördüm. Bizdeki gibi değil haliyle baya kıymetliler. Kare olmasının sebebi ise dolaba daha kolay sığması içinmiş diye okumuştum.
Her şeyin yeşil çay aromalısı var.
Matcha adı verilen yeşil çay Japonya’da çok ünlü. Haliyle yeşil çayı neredeyse her şeye koymuşlar. Çikolata, kahve, şeker, dondurma, kek, kurabiye vb. aklınıza ne gelirse. Ben tadını sevdiğim için bu durumdan gayet hoşnuttum tabi.
Ramen’in höpürdetilerek yenmesi makbuldür.
Eğer Japonya’daysanız ve bu insanlar ne biçim yemek yiyor şapırdata şapırdata diye düşünmeyin. Çünkü özellikle ramen yerken, ne kadar höpürdetirseniz o kadar çok beğendiğiniz anlamına gelir. Ben beceremedim gerçi, hep de üstüme sıçradı 😀 Ama yapabiliyorsanız ne ala. Ramen ne derseniz, kendisi yukarıda resmini gördüğünüz arkadaş. Bir nevi Japon eriştesi.
Her lokantanın vitrininde yiyecek örnekleri var.
Bizde de bazen menüdeki yemekleri yapıp streçleyip koyarlar ya. Böyle büzüşmüş, bozulmaya yüz tutmuş halde yemeğin nasıl bir şey olduğunu görürsün. İşte Japonlar tabi ki bunun da pratik bir yolunu bulmuş. Plastik olduğunu düşündüğüm bir malzemeden menüdeki yiyecekleri hazırlayıp vitrinlere koymuşlar. Çok da ilginç ve güzel olmuş.
Kendinizi hem geçmişte hem gelecekte hissediyorsunuz.
Teknolojinin son noktaya ulaştığı, gökdelenlere bakarken boynunuzun ağrıdığı bir ortamdan bir anda insanların kimonoyla gezdiği, yeşillikler içindeki tapınaklarda buluyorsunuz kendinizi. Anlatması zor, gidin kendi gözlerinizle görün. Hem çok çağdaş ve ileriler, hem de geleneklerine son derece bağlılar.
Çok yardımseverler ve hayır diyemiyorlar.
Görevlisinden, yolda durdurduğunuz birine kadar herkes çok güler yüzlü ve yardımsever. Çok da kibarlar ama bu kültürlerinden kaynaklanıyor. Bazen size ve birbirlerine karşı o kadar çok eğiliyorlar ki belleri ağrımıyor mu diye düşünüyor insan. 😀 Marketteki görevliye bir şey soruyorsunuz ve anlatmak yerine sizi oraya kadar götürüyor. Ya da birine yol soruyorsunuz ve yanlış bir şey söylediğini fark ettiyse kaç metre arkanızdan koşup geliyor doğrusunu söylemek için. Bir de “hayır” diyememeleri var tabi. İyi mi kötü mü tam karar veremedim. Diyelim ki birine bir şey sordunuz ama o cevabı bilmiyor. Karşınızda eziliyor büzülüyor, resmen acı çekiyor ama bilmiyorum diyemiyor. Çünkü yardım etmeye programlanmışlar.
Kedi ve baykuş kafeler var.
Kedi kafe nasıl bir şey derseniz, kedi dolusu bir kafe düşünün. Bir şeyler içerken istediğiniz gibi kedileri sevebiliyorsunuz. Ama oraya giriş paralı tabi ki. Mesela bizim baktığımız bir kedi kafede 10 dakikası 200 yen’di ama minimum 30 dakika kalmak zorundaydınız. Yani yarım saati 20 tl gibi bir şey. Biz vaktimiz çok olmadığı için giremedik maalesef.
Tuvaletler tam bir teknoloji harikası.
İlginç detaylar deyip de tuvaletlerden bahsetmeden olmaz. Adamlar bir kere pratik. Her şey için bir çözümleri var. Tuvaletleri de gayet kullanışlı yapmışlar. Örneğin kışın bebek poponuz üşümesin diye ısıtmalı klozetler var. Tuvaletteki suyun sıcaklığını da soğuk, sıcak veya ılık olarak değiştirebiliyorsunuz. Su da ister önden, ister arkadan geliyor. Umumi tuvaletlerde yandakilere ses gitmesin diye müzik, gürültü veya sifon sesi çalabilirsiniz. Bebekliyseniz, bebeğinizi oturtacağınız oturak da yapmışlar. Tuvaletlerin temizliğinden zaten bahsetmiyorum, burası Japonya sonuçta. ? Tuvaletler hakkında bu kadar konuşmak istemezdim ama adamlar konuşulacak tuvalet yapmışlar, yapacak bir şey yok. ?
Aslında daha anlatmakla bitmez. Japonya hakkında sayfalar dolusu yazı yazılabilir. Ben sadece bana ilginç gelen bazı detayları sizinle paylaşmak istedim. Ama siz yine de gücünüz varsa kendiniz gidin görün. Çünkü derler ya hep, anlatılmaz, yaşanır!
Sevgiyle,
-B.