Bir dönem her doğum günümde tüm yılı değerlendirdiğim bir yazı yazardım. Son senelerde hiç yapmıyorum. Yazılmaya, anlatılmaya, değerlendirmeye değer bir şeyler bulamamışım demek ki.
Bu sene ise doğum günümde değil, yeni yıla girerken yazayım istedim. 2020 ilginç bir yıldı malumunuz. Herkes deli gibi 2020’ye saydıradursun, ben o kadar da kötü şeyler söyleyemeyeceğim. Çünkü daha berbat yıllarım oldu, teşekkürler.
2020’de beni en çok zorlayan şey seyahat edememek oldu. Bu süreçte anılarla yetinmeyi öğrendim. Hiçbir şeyi ertelememeyi öğrendim. Çünkü o zamanlar bir şekilde bu seyahatlere çıkmasaydım ve erteleseydim, bu sene tüm hayallerim suya düşmüş olacaktı. Yeni yerler keşfetmek yerine, doğanın, sahilin ve evin tadını çıkarmayı öğrendim.
2020’de sosyal medyaya biraz daha fazla düştük. Ve aslında bu, insanları genelde negatif etkileyen bir şey. Benim motivasyonumu ve ruh halimi etkileyecek alışkanlıklarımı bırakmaya ve beni mutlu edecek şeyleri fark etmeye yoğunlaştım. Sabah kalkar kalkmaz Instagram’ı açmamayı alışkanlık haline getirdim mesela. Ya da Instagram’da paylaşılan mükemmel hayatlarla kendiminkini karşılaştırmamayı öğrendim. Daha çok yemek, kek, kurabiye yapmaya başladım. Seramik yapmayı öğrenmeye başladım. Yıllardır resim yapmadığımı fark edip resim yapmaya başladım. Daha çok yazı yazmaya başladım. Meditasyon yapmaya başladım. Çok güzel podcast’ler buldum ve onları dinlemeye başladım. Ruhuma iyi gelen yeni yazarlar keşfettim. Kendi kendimi mutlu etmeyi öğrendim.
Hayatımdan sevmediğim işleri ve kişileri çıkardım. Çünkü hiçbir şey ve hiç kimse ruh ve beden sağlığımdan daha değerli değil. Para bir şekilde kazanılır ve insan geçinmenin bir yolunu bulur. Önemli olanın huzur olduğunu öğrendim.
Hayatımda olup da çok sık görüşemediğim insanlardan bir mesaj geldiğinde bile, o insanlar hayatımda diye şükretmeyi öğrendim. Görüşemesek de, birbirimize sarılamasak da, onların bir telefon uzakta olduğunu öğrendim. Ailemin ve sevdiklerimin sağlıklı olmasının her şeyden daha önemli olduğunu bir kez daha anladım.
2020’nin bana en çok kattığı şey ise farkındalık oldu. Birçok şeyi fark edip kendimi daha yakından tanıma fırsatı buldum. Kendimi kötü hissettiğimde, içimden çalışmak ve üretmek gelmediğinde, kendime kızmak yerine, ara vermem gerektiğini öğrendim. Bazen sadece tek bir işi bile hallettiğim için, kendime aferin demeyi öğrendim. Her nasıl sebepsiz mutlu olduğumda bunu sorgulamıyorsam, sebepsiz mutsuz olduklarımı da kabullenmeyi öğrendim.
Evet, her zaman hayatımız mükemmel olmayabilir. Ama kötü zamanlarda bile iyi şeylerin de var olduğunu unutmamak gerek. Yani bu demek değil ki kötü hissediyorsanız, kendinizi zorlayın ve mutlu olun. Bu imkansız zaten. Hatta gerek olduğunda doktora gidin ve destek alın. Sadece hayatınızda bir şeyler kötü gidiyorsa, bilin ki iyi şeyler de hala var. Sadece fark edilmeyi bekliyorlar. 2020’de ne olursa olsun umudumu kaybetmemeyi öğrendim.
Son olarak da hediye vermenin ve iyilik yapmanın iyileştirici gücünü öğrendim. Kendime 2020’yi bitirirken bir hediye vermek istedim ve kök hücre bağışladım. Kızılay’ın da dediği gibi “2020’de hayat en büyük hediye!” Umarım benim iliğim bir gün birilerine hayat olur. Siz de sadece 10 dakikanızı ayırarak kan dostu olabilirsiniz. Detaylı bilgi için kanver.org sitesine bakabilirsiniz.
Yazıyı bir meditasyonda duyduğum şu cümleyle bitirmek istiyorum. “I do my best, I let go of the rest.” Yani elimden geleni yapıyorum ve gerisini akışa bırakıyorum. Çünkü hayat kontrol edemediklerimize üzülmek için çok kısa.
2021 hepimize sağlıkla gelsin!
-B.