İrlanda’da en sevdiğim yerlerden birinden bahsetmek istiyorum bu sefer size. Banka tatillerinden birinde gezdiğim yerlerden biri. Bu banka tatili (bank holiday) dediğim olay aslında resmi tatil, ama bankaların kapalı olması sebebiyle sanırım böyle adlandırmışlar. Hepsi de pazartesi günü (St. Patricks ve Noel hariç). Hafta sonuyla birleştirip tatil yapalım kafası yani 😀
Neyse sonuç olarak Galway’de kalırken Connemara turuna katıldım. Manzara o kadar güzeldi ki, bi de bütün gün yağmur yağmasa nasıl olacaktı acaba diye düşünmeden edemedim. Mayıs ayında paltolarla berelerle gezdik. Ama zaten İrlanda’da biraz kalmışlığınız varsa, havadan beklentiniz yüksek olmaz. Bir nevi öğrenilmiş çaresizlik.
Connemara’daki en güzel yer Kylemore Abbey’di. Buranın ilginç de bir hikayesi var.
Mitchell Henry ve eşi Margaret Henry balayı için 1850’de Connemara’yı gezmeye gelmişler. Margaret buraya aşık olunca, Mitchell romantik bir jest olarak büyük bir alanı satın alıp içine de bir kale yaptırmış. Zamanının zeki ve ileri görüşlülerinden olan bu amcamız (genius-alert :P) araziye 21 sera ve bağ bahçe yaptırmış. Seralarda içinden sıcak su geçen borular var ki o zaman için baya bi ileri teknoloji. Hatta bu seralarda üretilen muz ve ananaslar İngiltere’ye ithal ediliyormuş o zamanlar. Düşün İrlanda’da tropik meyveler! :O
Bu kalenin ve bahçelerin yapımında 300’den fazla işçi çalışmış. Kıtlık sonrası İrlanda’da bu işçiler o günün şartlarına göre iyi para kazanıyorlarmış. İşçiler İrlanda’nın dört bir yanından geldiği için Mitchell Henry onlara barınak ve çocukları için de okul yaptırmış. Mesleği cerrahlık olan Mitchell, hastalarla da kendi ilgilenmiş. Sonra da gitmiş politikaya atılmış işte. Bize de böylelerini nasip et yarabbim ajdhkjklgklhşj.
Kale’nin elektrik masrafı çok olmaya başlayınca da dağlardan gelen sularla gidip kendi elektriğini üretmeye başlamış (hidro-elektrik). On parmakta on marifet 😀
Amma velakin bu 9 çocuklu ailemiz Mısır’ı ziyarete gittiğinde, Margaret dizanteriye yakalanıp 45 yaşında hayatını kaybetmiş. Mitchell eşini Kylemore’a getirmiş ve onun için bahçesinde bir kilise yaptırmış. Kilisenin içinde İrlanda’nın dört bölgesinden gelen renkli mermerler bulunuyor. Connemara’dan (Connacht) yeşil, Cork’tan (Munster) gül rengi, Kilkenny’den (Leinster) siyah ve Armagh’tan (Ulster) gri.
1903 yılında kale Manchester’in Dük ve Düşes’ine satılmış. Kale’deki rehberin anlattığına göre Düşes aslında Cincinnati’li bir iş adamının kızıymış ve ailesi çok zenginmiş. Bu kız Dük’e aşık olmuş ama iş adamı kızının Dük ama fakir olan bu oğlanla evlenmesini hiç istememiş 😀 Ama aşk bu napıcan, kızla oğlan evlenmişler sonuçta. Burayı da baba kızına düğün hediyesi olarak vermiş. Ancak Dükümüz ve Düşesimiz burada sadece 3 yıl kalabilmişler. Kumar bağımlısı olan Dük, kaleyi ipotek yaptıra yaptıra sonunda kaybetmiş.
Sonra da bir şekilde burası kilisenin ve rahibelerin eline geçmiş ve kale yerine manastır (abbey) olarak anılmaya başlanmış.
Bu ağacımsı arkadaş da bir nevi dilek ağacı. Ama her türlü dilek geçerli değil 😀 Kıyafetinden bir parça koparıp ağaca bağladığın takdirde bir rahatsızlığın varsa geçiyormuş. Rivayete göre bir sürü hasta iyileşmiş bu ağaç sayesinde.
Şimdilik bu kadar anacım, yakın zamanda başka bir yazıda görüşmek üzere 😀
B.
Not: Daha fazla fotoğraf için Facebook’taki Connemara & Cong albümüme bakabilirsiniz.
More info:
http://www.kylemoreabbeytourism.ie